Kanser tedavisi gören Harun Kolçak, “Ölümden korkuyor musunuz?” sorusuna “Korkmasam neye yarar! Öleceğim zaten” yanıtını verdi.
Bir süredir prostat kanseri nedeniyle yoğun bakımda tedavi gören Harun Kolçak, Hürriyet gazetesine verdiği röportajda çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.
“Ölümden korkuyor musunuz?” sorusuna yanıt veren Kolçak, “Korkmasam neye yarar! Öleceğim zaten” şeklimde konuştu.
İşte Harun Kolçak ile yapılan röportajdan bir kesit;
Sanatta bu sene 25’inci yılınız. Çok çektiniz mi bu sektörde?
– Babamdan dolayı hazırlıklıydım aslında yaşanacaklara. O başka bir kulvarda Türkiye’de sanatçı olmanın sıkıntılarını çekti. Devletin sanatçısına sahip çıkmadığını bilerek, duyarak büyüdüğüm için olacakların farkındaydım. Tabii benim de çektiğim şeyler oldu. Ama bana çektirenlerin, aynı dertleri bir süre sonra kendilerinin de çektiklerini gördüm. Bunu izlemek hoş oluyor… Zirve çok tehlikeli. Orada kimseye yer yok. Bir tek sen varsın. Sonrası için iki seçeneğin var… Ya aşağı inecek ya da intihar edeceksin… Ben kendimi yavaş yavaş daha makbul bir noktaya çektim. Şimdi yerimden memnunum, tek derdim sağlığım.
2014 yılında prostat kanserine yakalandığınızı ve yendiğinizi biliyoruz… Sonra haziran ayında yeniden hastaneye kaldırıldığınız haberini aldık…
– Kanser hiçbir zaman geçmiyor. Sadece kontrol altına alınıyor. Hepimizde de kanser hücresi var. Yüzde 40 yaşama şansım olarak hastaneye kaldırıldım. Beni görenler öldüm sanmış… Sonrasını da hatırlamıyorum….
Sebebi yine kanser mi?
– Hayır, aslında sonradan ortaya çıktı ki benim hastanelik olmamın sebebi aslında kanser değilmiş…
Neymiş?
– Kansere bağlı, orada çok iyi gizlenmiş olan başka bir oluşum; halk arasındaki adıyla ‘hastane mikrobu’… Bu genelde hastanelerde yakalanılan bir rahatsızlık. Prostatın altında öyle bir yerde yuvalanmış ve kendine öyle bir dünya yaratmış ki… Görülmesi ve bulunması neredeyse imkânsız. 10 ameliyat geçirdim. Ama kahramanım Profesör Oktar Asoğlu oldu. Şimdi o rahatsızlığı atlattım. Yoksa burada seninle konuşamazdım.
Şimdi sağlığınız nasıl?
– İyiyim. Üç aydır yürümediğim için bacaklarım zayıfladı. Ayakta durmakta zorlanıyorum. Birkaç gün içinde hastaneden çıkmayı planlıyorum. Ama belli bir süre tedavilerim devam edecek ve sık sık kontrole gelip gideceğim.
“YAŞADIKLARIMDAN KORKSAM NEYE YARAR”
Ölümden korkuyor musunuz?
– Korkmasam neye yarar! Öleceğim zaten!
“Ölüm hayatta birçok şeye değer katıyor” demişsiniz… Hâlâ aynı mı düşünüyorsunuz?
– Evet. Hayatın değerini anlıyorsun. Çevrendeki insanların değersizliğini görüyorsun.
Yaşadıklarınızdan hayata bakışınızda neler değişti?
– Ben değiştim. Bazı şeylere farklı bakıyorum. Daha iyi bir adam oldum. Kimseyle uğraşacak halim yok. Senin neşen beni ilgilendiriyor ama derdin beni ilgilendirmiyor artık.
Bu süreçte yaşadığınız vefasızlıklar oldu mu?
– Arayan sormayanlar oldu. Eskiden kızardım ama artık takmıyorum. Etrafımdaki kimseye, ne vefasızım diye harcayacağım zamanım ne de gücüm var. Zamanımı ve gücümü arkamda çok daha düzgün şeyler bırakarak bu dünyadan gitmek için harcamayı düşünüyorum.
Yeni albümünüz ‘Çeyrek Asır’da birçok ünlü isim sizin şarkılarınızı düet yaparak seslendiriyor. Ama gözler Sezen Aksu’yu arıyor…
– Sezen sözleri ve ruhuyla bu albümde. Onunla telefonda görüştük. O dönemde annesini kaybetti, zor günler geçirdi. Böyle bir süreçte onu zorla şarkı okumaya çağırmak uygun gelmedi.
“KAN GÖLÜNÜN ORTASINDA İKİ GENÇ AĞLIYORDUK”
En büyük pişmanlığınız ne?
– Hayatımın belli bir dönemini daha farklı değerlendirebilirdim. Bu kadar. Başka soru sorma bu konuyla ilgili…
Babanızla küs olduğunuz, sizi evlatlıktan reddettiği bile söylendi… İşin aslı neydi?
– Benim için söylenenlere kızmam ama Eşref Kolçak’a bunu yapmak bir ayıptır. Asla böyle bir şey yok. Eminim hâlâ bunlara da inanlar var.
Hiç baba olmadığınız için pişman oldunuz mu?
– Bir çocuğum olsun isterdim. Pişman değilim ama üzgünüm. Aslında biliyor musun benim bir çocuğum oldu…
Nasıl yani?
– Kız arkadaşım düşük yaptı. Çok gençtim. O gün Ölüdeniz’deydik. Bir kan gölünün ortasında iki genç insan ağlıyorduk. Benim için büyük bir travma oldu.