Babasının gayretleriyle 5 yaşında Yeşilçam’a adım atan ve “Hüdaverdi” karakteriyle akıllara kazınan 52 yaşındaki Önder Tekin, yeniden film setlerine dönmek istiyor.Sezgin Burak’ın senaryosunu yazdığı, Lale Oraloğlu’nun yönettiği 1971 yapımı “Bizimkiler Hüdaverdi-Pırtık” filminde, Haldun Dormen, Suna Pekuysal, İhsan Yüce, Ercan Yazgan gibi usta oyuncularla kamera karşısına geçen Tekin, eski günleri özlemle anıyor. Tekin, “Hüdaverdi”nin yanı sıra “Ezilenler” filminde de rol aldı. İki filmin ardından sinema serüvenini sonlandıran Tekin, endüstri meslek lisesindeki eğitiminin ardından teknisyenliğe başladı.Memleketindeki çeşitli firmalarda 22 yıl makine ve satın alma müdürü olarak çalışan Tekin, şimdi ise emekliliğin tadını çıkarıyor. Önder Tekin, yaptığı açıklamada, babasının tiyatrocu olduğunu belirterek, onun gayretleriyle sinema hayatına başladığını söyledi.Babasının, “Hüdaverdi” karakteri için yapılan seçmelere fotoğraflarını gönderdiğini anlatan Tekin, şöyle devam etti: “Lale Oraloğlu’nun yöneteceği filmde çizilen bir tip vardı. O tipe uygun bir çocuk aranıyordu. Afacan, güzel, şımarık aynı zamanda iki ön dişi olmayan bir çocuk olacaktı. Ne rastlantıdır ki benim de dişlerim kırılıyor. Afacanlık, şımarıklık zaten var. Türkiye genelinde bir yarışma açıldı. Hüdaverdi rolünde oynamak üzere ben seçildim. Böylece sanat hayatına girdim. Hüdaverdi seri olarak devam edecekti ama senarist Sezgin Burak ölünce seri yarıda kaldı.””Çok güzel zamanlar geçirdim”
İlk filminde Haldun Dormen, Mehmet Yıldırım Genç, İhsan Yüce, Pekcan Koşar, Ercan Yazgan, Suna Pekuysal gibi büyük sanatçılarla çalışmanın gururunu yaşadığını ifade eden Tekin, çok güzel zamanlar geçirdiğini belirtti.Tekin, Hüdaverdi filminin içten olduğu için unutulmadığına dikkati çekerek, şunları kaydetti: “Hiçbir zaman argo kelimeler kullanmadık, komedi yaparken de seyirciyi güldürecek şekilde yaptık. Bazı sahnelere sonradan gülersiniz, bak filmin gülme sahnesi buradaymış dersiniz. Şimdiki filmlerde başından gülüyorlar. Hüdaverdi bir defa yapıldı, fenomen oldu. Çocuğun orada yapmış olduğu hareketler çok sevilmişti. Setten unutamadığım anılarım var. Yemek salonu vardı, orada top oynamayı çok seviyordum. Rahmetli İhsan Yüce’nin giymiş olduğu pantolonun kurdelesini çekerdim. Küçük bir köpek vardı, onunla gezerdim. Hatta beni sürüklemişti. Lale Oraloğlu ne görsem, istesem alıyordu. Mesela filmin yağmurlu bir sahnesinde ağır bir gribe yakalanmıştım, filme ara vermişlerdi.”